Ne Kadar Proteine Gereksinim Duyarız? - Blog
Ne Kadar Proteine Gereksinim Duyarız? - Blog | Dr. Ferda Ayhan Yalçın | Fonksiyonel Tıp

Çeşitli nedenlerle sık sık beslenmeden söz açılır, özellikle kilo sorunları nedeniyle karbonhidrat ya da yağ kısıtlamadan, ya da yağ ağırlıklı beslenmeden, bağışıklığı desteklemek için vitaminlerden, kalp damar sağlığı açısndan metilasyon konuşulur, kolesterol iyi mi kötü mü, kaç yumurta yesek filan konuları geçerken, aslında odakta ana besin maddelerimizden protein grubundan bahsedilmez. Proteinin geçtiği tek yer sanırım, vücut kas kitlesini artırmakla ilgili hedefi olan, öncelikle beylerin sohbetleri.

Oysa beslenmemizdeki proteinin yaşamsal önemi var. Aslında Yunanca “Protos” kökünden ismini alıyor, anlamı “birincil”, “ilk”, yani en önemli anlamında... Bildiğimiz gibi proteinler vücudumuzun yapısal elemanları, yani hücreler ve dokuların  yapılabilmesi için kullanılan temel harç malzemesi. Yediğimiz besinlerin içeriğindeki proteinler, sindirim sisteminde aminoasitlere parçalanarak emilir, kana karışı ve bu sayede nerede gereksinim varsa, oraya gönderilip kullanılır. Barsaktan, beyine, kalp ve çizgili kas dokusuna, bütün hücrelerimizin sağlıkla yenilenebilmesi için protein gereksinimimiz var. Ancak bununla beraber, organizmanın işlemesi için gerekli olan enzimler protein yapısında. Hormonlar, diğer kimyasal mesajcılar proteinsiz sentezlenemez. Yine bağışıklık sistemimizin ayakta kalabilmesi, viseral protein sentezine bağlı. Vücudumuzda çoğu mineraller, yağlar ve hatta şeker için bile kimi biyokimyasal basamaklarda, proteinler taşıyıcı görev görüyor. 

Demek ki proteinler önemli. Peki o zaman bol bol protein alalım, çok faydalı, hem kas yapar diyebilir miyiz? No, no...

Vücudumuzda fazla proteini depolayabileceğimiz bir sistem yok, fazla protein yağ olarak depolanıyor. Erişkin bir insanın alması gereken protein miktarı, kilosu başına 0,8 gram, örneğin 70 kg lık bir birey için günlük, 70*0,8=56 gram protein gerek. 100 gram kırmızı ette yaklaşık 25 gram protein var, bunun yanında gün içinde 1 kase yoğurt yense buradan 18 gram, sabah 1 yumurta yense 6 gram,  1 su bardağı kadar  nohut yense 13 gram protein alınmış olur ki, toplamda yaklaşık 63 gram protein eder, diğer saymadığımız  yiyeceklerden gelen proteinlerle birlikte, bir protein fazlası olacaktır. Bunu ya yakmamız gerek, ya kas geliştirmek üzere düzenli direnç egzersizleri yapmalı, ya da kendi haline bırakırsak da yağ olarak depolanacak, seçim bizim. 

Yukarıda yaptığım basit hesaba dayanarak, özellikle gençlerin kas geliştirmek üzere protein tozları kullanmasını hiç desteklemiyorum, bilimsel makalelerde de önerilmiyor. Kas geliştirme sporu yapanların bile alması gereken protein miktarı 1,6-2,2 g/kg, fazlasının güvenliliği tartışılıyor. Kaldı ki kas gelişimi üzerine faydası gösterilen whey proteinleri de süt kaynaklı, süt proteinlerinin insan için uygun olmadığını, barsak geçirgenliğini artırdığını, buradan sonra ise ortaya çıkan hafif düzeyde iltihabın, önünde sonunda vücutta zayıf halka neresiyse, oradan bir kronik sorun olarak kendini gösterebileceğini bilmemiz gerek. Yine de tüketilecekse gerçek besin kaynağı olarak yoğurt, kefir gibi kaynaklardan alınabilir.

Sözün özü, benim için  “gerçek besinler” öncelikli. Bu sayede o besinin içindeki, sadece ilgili besin öğesi, örneğin protein değil, o besin maddesinin yanında vitaminler, mineraller gibi, hem biyoyararlanımı arttırıcı, hem enzimatik faaliyetleri kolaylaştırıcı, hem de kendilerinin fonksiyonel etkileri olan diğer besin öğelerini de almış oluyoruz.
Bir de bütün hekimlerin “diyet okur yazar ve tartışır” olmasını istiyorum.